Obezite, vücuda alınan besinlerin fazlalığı ya da alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması ile beden kitle indeksinin (BKİ)  30’un üzerinde  olması  durumudur. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de obezitenin görülme sıklığı giderek artmaktadır. Türkiye Obezite  ve  Hipertansiyon  Taraması  (TOHTA) araştırmasında yaklaşık 25.000 kişi taranmış ve obezite prevelansı kadınlarda %36 erkeklerde %21,5 ve genel toplumda ise %25 oranında tespit edilmiştir. Yani toplumda her 4 kişiden 1’inde obezite tespit edilmiştir.

Modern yaşam biçiminin getirdiği hareketsizlik ve yüksek kalorili ile beslenme obezite artışının en önemli faktörleridir. Batı yaşam tarzının benimsenmesi, enerji alımı artarken enerji harcanmasının azalması obezite, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin de en büyük sağlık sorunlarından biri haline geldi.

Obezite yalnızca vücut ağırlığının arttığı, dış görünüşü etkileyen bir hastalık değil, bir salgın haline gelmiş ve bu salgın; diyabet, hipertansiyon, dislipidemi, metabolik sendrom, koroner arter hastalıkları, eklem rahatsızlıkları, ve uyku apne sendromu gibi ek hastalıklara da sebep olmakta hayat kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.

Dünya sağlık örgütü obeziteyi vücutta sağlığı bozacak ölçüde anormal veya aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Erkeklerde yağ ağırlığı ortalama %10-20 iken kadınlarda bu oran %25-30 civarındadır. Obezitenin beden kitle indeksine (BKİ = Ağırlık [kg] / Boy [m2]) göre de tanımı yapılmaktadır.   Bu tanıma göre BKİ’nin 30’un üzerinde olduğu durumlarda obezite tanısı konmaktadır ;30-34,99 hafif obez, 35-39,99 orta derecede obez,  40,00 – 49,99 morbid obez , ≥50,00 süper obez sınıfına girmektedir.

Obezitenin oluşumu; aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları, yetersiz fiziksel aktivite, cinsiyet, hormonal ve metabolik etmenler, genetik etmenler, psikolojik problemler , eğitim düzeyi, kullanılan bazı ilaçlar, sigara/alkol kullanma durumu, sosyo – kültürel etmenler , sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler uygulama gibi birçok faktöre bağlıdır.

Obezitede, beslenme tedavisi ile birlikte fiziksel aktivitenin arttırılması ve davranış değişikliği tedavisi gereklidir. Beslenme, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisinin birlikte kullanıldığı yaklaşımlar hem ağırlık kaybını sağlamada hem de kaybedilen ağırlığın korunmasında büyük başarı sağlar.

Yanlış beslenme davranışları, obezitenin ana nedenidir. Bunun için tıbbi beslenme tedavisi uygulanmalı ve uygulanacak olan beslenme tedavisi kişiye özel olmalıdır. Vücut ağırlığını hedeflenen düzeye indirilirken, bireyin günlük besin ihtiyacını yeterli ve dengeli bir şekilde karşılanmalıdır. Bireye doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmak, hedef kiloya ulaştıktan sonra kilonun korunmasını ve kontrolünü sağlamak temel amaç olmalıdır.

Egzersiz, obezitenin önlenmesinde önemli bir araçtır. Egzersiz hem enerji harcamasını arttırır hem de diyete uyum da olumlu yönde etkilenir. Egzersizler hastaların alışkanlıkları, sosyokültürel özellikleri, ekonomik koşulları göz önünde bulundurularak kişiye özel hazırlanmalıdır. Genel olarak ise günde ortalama 30-45 dakika süren ve mümkünse haftanın her günü yapılan orta düzeyde bir fiziksel  aktivite önerilmektedir.

Davranış değişikliği ise hem kilo kaybının sağlanması hem de verilen kilonun korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Davranış değişikliğinde amaç hastanın yeme ve aktivitesiyle ilişkili alışkanlıklarında değişim ve farkındalık oluşturmaktır. Kişilerin, asansör yerine merdivenleri kullanımı; otobüs veya minibüslerden bir iki durak önce inmesi; televizyon izlerken atıştırma yapmaması gibi basit öneriler kilo kontrolü için büyük katkı sağlayacaktır. Kişilerin beslenme tedavisi süresince gıda alımı ve kilolarını takip etmeli; davranışlarını farkındalıkla sürdürebilmelidirler.

Obezite tüm dünyada hızla artmakta ve sağlık harcamalarında ülkelerin ekonomilerine ağır yükler getirmektedir. Obezitenin tedavisinden çok önlenmesinin daha önemlidir. Bu nedenle obezite ile savaşın bütün basamaklarda etkinlik göstererek, ülkelerindeki obezite epidemisinin önlenmesinde ve sağlıklı nesiller yetişmesinde etkin rol almalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir