
Her yıl mart ayının ikinci haftası Dünya Tuza Dikkat Haftası olarak anılır.
Türkiye’de ortalama kişi başı günlük tuz tüketimimizin 2008 yılında 18 gram iken sağlık bakalığınca yapılan çalışmalarla bu oran 9.9 grama kadar düşürülmüştür; ancak yine de bu miktarın Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği miktarın 2 katı kadardır.
Normal şartlarda tavsiye edilen günlük maksimum tuz miktarı 5 gramdır. Bu miktar yaklaşık olarak 1 çay kaşığı tuza denk gelmektedir.
Fazla tuz tüketimi özellikle içerdiği sodyumun tansiyonu yükseltici etkisi sebebiyle hipertansiyonu tetikler.
Hipertansiyon damar hastalıkları için önemli risk faktörlerinden birisidir.
Fazla tuz kullanımı; beyin damarlarında hasara sebep olduğunda damar tıkanıklığı ya da kanama oluşarak inmeye yol açabilir.
Kalp damarlarında tıkanıklık oluştuğunda kalp krizine yol açar.
Aşırı tuz tüketimi idrarla kalsiyum atılımına yol açarak kemik erimesi yani osteoporoza sebep olabilmektedir.
Böbrek taşı oluşumuyla beraber de seyredebilen bazı böbrek hastalıklarına neden olması açısından da önemlidir.
Tuzdaki sodyumun su tutucu özelliği nedeniyle vücudun su tutmasına yani ödem oluşumuna sebep olabilir.
Tuz tüketimini azaltmak için:
- Yemekleri hazırlarken ya da pişirirken eklenen tuzu azaltabiliriz
- Sofradan tuzluklar kaldırılabilir.
- Ev dışında yemek yiyeceksek; yemeklerin ve besinlerin içindeki tuz miktarını öğrenerek mümkünse az tuzlu veya tuzsuz hazırlanmasını isteyebiliriz .
- Ambalajlı olarak tüketime sunulan gıda ve içeceklerin içeriğini etiket bilgisinden okuyabilir ve benzer gıdalarda tuz ve tuz yerine geçen maddelerin miktarları daha düşük olanlarını tercih edebiliriz.
- Satın alınan işlenmiş gıda ve içeceklerin etiket bilgisini okuyarak tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ürünleri tercih edebiliriz
- Salamura ürünlerin tuz içeriğinin azaltılması için suda yıkama ve bekletme gibi işlemleri uygulayabiliriz
- Hazır soslar (soya sosu, ketçap sos, barbekü
sos, tartar sos, salsa sos, hardal, makarna sosu gibi)
- Hazır soslar (soya, ketçap, barbekü, tartar, salsa, hardal,
- makarna vb soslar)
- Atıştırmalık ürünler (cips, tahıl bazlı bar, meyve bazlı bar, patlamış mısır gibi)
- Tuzlanmış kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem,leblebi, kabak ve ayçiçeği çekirdeği, her türlü çekirdek içi vb.)
- Turşu ve salamura besinler (siyah ve yeşil zeytin, sebze turşuları), balık konserveleri, tuzlanmış ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri
- Aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan gazlı/gazsız mineralli içecekler
- Geleneksel olarak evlerde hazırlanan turşu, salça, tarhana, yaprak salamurası vb. besinler tuz içeriği yüksek besinler olduğu için tüketimi azaltılmalıdır.
- Besin sanayisinde kullanılan ve genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan tüm sodyumlu bileşiklerin (mono sodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat gibi) tüketimine dikkat edebiliriz. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır
- Çocuklarımızın erken yaşlarda daha az tuz içeren beslenme alışkanlığını kazanmalarını sağlanmalıdır, çünkü ilerleyen yetişkinlik dönemindeki beslenme alışkanlıklarının temeli çocuklukta atılmaktadır.
