Kuduzun doğadaki temel kaynağı kurt, çakal, tilki, domuz, ayı, sırtlan gibi vahşi hayvanlardır. Ayrıca sadece Güney Amerika’da görülen bir tür yarasa kuduz virüsünü taşımaktadır. Kuduz virüsü bir şekilde köpek, kedi, eşek gibi evcil hayvanlara geçerek bunlar arasında da varlığını sürdürebilir. Yılan, kertenkele gibi soğukkanlı hayvanlar kuduz virüsü taşımazlar. Kuşlar, tavuklar, fareler, hamsterler ve tavşanlar tarafından ısırılmalar kuduz riski taşımazlar. Hemen hemen bütün hayvanlar kuduz virüsünü aldıktan sonra hastalanarak ölürler. Sadece yarasalar kendileri hastalanmadan kuduz virüsünü taşıyabilirler.

Kuduz virüsü hasta hayvanların ısırmaları sonucu oluşan yaralarla insanlara geçerek hastalık oluşturur. Daha nadir olarak açık yaraları olan kişiler, yine bu hasta hayvanların salyaları ile kirlenmiş ayak ve pençeleri ile tırmalamaları sonucu kuduz virüsünü alabilirler. Kuduz riski taşıyan yaralanmaların hemen hepsi nedensiz saldırılar ile oluşurlar. Hayvanlar bir şeyler yerken, kendilerine verilmiş bir yiyecek tekrar alınmak istenirse, hayvanın canı yakılırsa, yavruları olan hayvanların yavrularına dokunulduğunda veya yaklaşıldığında veya sürüyü ya da bir bölgeyi korumak amacıyla yetiştirilmiş çoban ve bekçi köpeklerinin bölgelerine girildiğinde, yaklaşıldığında meydana gelen ısırma olayları genellikle kuduz açısından masum olaylardır. Fakat av köpeklerinin yol açtığı yaralar her zaman kuşkuyla karşılanmalıdır.

Kuduz olan hayvanların özellikleri

  • Kuduz olan hayvanlar hastalığın ilk döneminde davranış değişiklikleri gösterir.
  • Başlangıçta ürkek ve korkak olurlar.
  • Sık sık idrar yapar, aşırı su içme isteği olur.
  • Önceleri gözden uzak durmaya çalışırken giderek sahibinin emirlerini dinlemez hatta sahiplerine de saldırırlar.
  • Köpekler evlerini terk ederek bir daha geri dönmezler.
  • Hastalık ilerledikçe ağızlardan çok miktarda salya çıkarmaya başlarlar.
  • Giderek dengeleri kaybolur, oluşan felçlerle yürüyemez hale gelir, düşerler.
  • Kuduz olan bir hayvan en geç bir hafta içinde ölür.

İnsanda kuduz nasıl gelişir?

Kuduz hayvanın yol açtığı yara yerindeki sinirler yoluyla virüs beyine gider ve burada üreyerek çoğalmaya başlar. Bu süreç yavaş ilerlemektedir. Virüsün vücuda girişinden sonra hastalık belirtileri çıkana kadar geçen süreye kuluçka dönemi denir. Bu dönem ortalama 20 – 60 gün arasında değişmekle beraber, ısırık yerinin beyine yakınlığı, yaranın büyüklüğü ve yara yerinin sinirlerden zenginliğine bağlı olarak kuluçka süresi kısalabilir veya uzayabilir. 4–5 güne kadar kısalabilir veya bir yıla kadar uzayabilir.

Kuduz şüpheli ısırıklarda neler yapılmalıdır?

Bu konu kuduz hastalığının nasıl olduğu nasıl geliştiğinden çok daha önemlidir. Çünkü kuduz hastalığı riski olduğunda tedavi değil alınacak önlemler hayat kurtarıcıdır. Bunların en başında gelen en etkin işlem yara yerinin bol sabunlu su ile yıkanmasıdır. Uygulanması her yerde yapılabilecek olan bu çok kolay işlemin yaralanan kişinin kuduz olma riskini yüzde 90’ın üzerinde azalttığı saptanmıştır. Yapılacak ikinci en önemli işlem mümkünse yaralanmaya yol açan hayvanı gözetim altına almaktır.  Daha önce değindiğimiz gibi kuduz olan hayvan en geç bir hafta içinde ölmektedir. Gözlem altına alınan hayvanın 10 gün sağ kalması kuduz riskinin ortadan kalktığını gösterecektir. Bu, bizi gereksiz korku ve panikten koruyacaktır. Diğer önemli nokta ise en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurmaktır. Olayın nasıl olduğu, ısıran hayvanın sahipli olup olmadığı, gözlem altına alınıp alınmadığı konularında doğru ve eksiksiz bilgi verilmelidir. Hastayı değerlendiren hekim tüm verileri dikkate alarak verecektir. Yaranın yeri, yaranın büyüklüğü, ısırılmanın bir nedeninin olması, yaranın sabunlu su ile yıkanmış olması, hayvanın gözlem altında olup olmadığı göz önüne alınarak aşılama yapılıp yapılmayacağına karar verecektir.  Bundan sonra hastanın yapması gereken hekimin öğütlerini eksiksiz yerine getirmektir.

Neler yapılmalı neler yapılmamalı?

Isıran ya da yaralanmaya yol açan hayvanı kızgınlıkla öldürmek yanlıştır. Saldırı devam etmiyorsa devam eden bir tehlike yoksa ısıran veya tırmalayan hayvanlar kesinlikle öldürülmemelidir. Oluşan yarayı değişik yöntemlerle tedavi etmeye çalışılmamalıdır. Ne olursa olsun bir sağlık kuruluşuna başvurmayı ihmal etmemek gerekir. Önemsiz görerek olay göz ardı edilmemelidir. Genel olarak ;

  • Yiyeceğini yemekte olan hayvanlardan uzak durulmalı
  • Tanınmayan hayvanlara yaklaşılmamalı
  • Hayvanların canı yakılmamalı
  • Evde veya işimiz gereği bakılan yetiştirilen hayvanların aşıları zamanında yaptırılmalı
  • Hasta veya yardıma ihtiyaç duyan hayvanlara dikkatle yaklaşılmalı
  • Yavruları olan hayvanlara dikkat edilmeli
  • Evcil hayvanlar kontrol altında tutulmalı
  • Önemli önemsiz her türlü yaralanmada mutlaka eller ve yaralar sabunlu su ile yıkanmalıdır.

Kuduz aşısı

Kuduz riskinin var olması durumunda alınacak en etkin önlem aşıdır. Eski yıllarda yapılan aşıların oldukça fazla yan etkileri vardı. Buna karşın koruma gücü yüksek değildi. Günümüzde insan hücrelerinde üretilen virüslerle yapılan aşılar kullanılmaktadır. Yan etkileri yok denecek kadar azdır, koruma güçleri de yüksektir.  Klasik program ısırılma olayını 0. gün sayarak  3., 7., 14., 28., ve 90. günde birer doz koldan yapılan aşılama biçimindedir.  Daha önce aşılanmış kişilerin aşılanması, meslek gereği (veterinerler v.b.)ısırılmaya maruz kalmadan yapılan aşılama, ısıran hayvanın gözlem altında bulunduğu süre içinde yapılan aşılama gibi değişik aşılama programları uygulanabilir. Buna başvurulan kurumdaki hekim karar verecektir.

Riskin çok yüksek olduğu durumlarda ise kuduz antiserumları kullanılmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir