otizm

Otizm

Otizmli çocukların dış görünümleri diğer çocuklardan farklı değildir; ancak, davranışları farklıdır. Her içine kapanık veya konuşması gecikmiş çocuk, otizmli demek değildir. Çocuk devamlı televizyon karşısında bırakılmış ve sürekli olarak çizgi film veya müzik klipleri seyrettirilmişse, çocuğa çok yaşlı kişiler bakmış ve çocukla çok fazla konuşulmamışsa, yani ilgi noksanlığında da geç konuşmaz gibi benzer belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Konuşurken karşısındakinin yüzüne bakmayan her insanın otizmli olduğundan tabii ki bahsedilemez. O halde bir-iki tane bulguya takılmamak gerekir. Çünkü bu bulgulardan biri veya ikisi sağlıklı bir bireyde de karşımıza çıkabilmektedir. O halde önemli olan şudur ki, otizm açısından kuşkulanmak için pekçok farklı bileşenin birarada olup olmadığını sorgulamak gerekir.

Çocuğunuzla ilgili olarak normal gitmeyen bir şeyler olduğundan kuşkulandığınızda, evvela şu soruları kendinize sormanız gerekir: Çocuğunuz sizinle veya başkaları ile konuşurken yüzünüze bakmıyor ve göz göze gelmiyor mu? Çocuğunuza adıyla sesleniyorsunuz, ancak dönüp bakmıyor mu? Çocuğunuza bir şeyler anlatmaya çalışıyorsunuz, ancak hiç duymuyormuş gibi mi davranıyor? Çocuğunuz diğer çocukların yapabildiği parmakla gösterme, işaret etme hareketini yapamıyor mu? Çocuğunuza yaşına uygun çeşit çeşit oyuncaklar alıyorsunuz, ancak hiçbiri ile oynamıyor mu? Çocuğunuz yaşıtları ile iletişim kurup birlikte oyun oynamıyor, onlara ilgi göstermiyor mu? Çocuğunuz bazı sözcükleri ezberlemiş gibi, yerli yersiz konu ile alakasız bir biçimde devamlı olarak tekrarlıyor mu? Yaşıtları gayet güzel cümleler kurmaya, olayları anlatmaya, uzun uzun konuşmaya başlamışken, sizinki halen 2 sözcükten başka bir şey konuşamıyor mu? Çocuğunuz devamlı tik gibi sallanıyor veya çırpınma hareketleri mi yapıyor? Çocuğunuz devamlı kıpır kıpır, aşırı hareketli ve yerinde duramıyor, yemeğini bile ayakta yiyor, bir rahat oturduğu yok ve siz ne derseniz deyin hep kendi bildiğini mi okuyor? Çocuğunuzun gözleri sık sık dalıp gidiyor ve bir şeylere takılıp kalıyor mu? Çocuğunuz özellikle eşyaları döndürmekten, çevirmekten veya bir şeyleri sıra sıra dizmekten çok mu zevk alıyor? Odasındaki bir eşyanın yerinin değiştirilmesine aşırı derecede bir tepki veriyor mu? Günlük yaşamındaki en ufak bir değişiklikten çok mu rahatsızlık duyuyor?

Bu soruların hepsine birden olması şart değil, ancak pekçoğuna yanıtınız evet ise, otizm ihtimali açısından değerlendirme yapılması amacı ile çocuk nörolojisi ve çocuk psikiyatrisi bölümlerine başvurmanız gerekir. Kesin tanı, yani şüphe edilen bu rahatsızlığın olup olmadığı bu bölümlerce yapılan detaylı incelemeler neticesinde belli olacaktır.

Bu soruların 1-2 tanesine yanıtınız evet ise hemen telaşa kapılmanıza gerek yok. Örneğin çocuklar rüzgar gülü veya oyuncak araba tekerleği gibi nesneleri oyun olsun diye çevirmekten çok hoşlanabilir. Önemli olan, çocuğunuzun bu davranışları hangi ortamda ve ne sıklıkta yaptığıdır. Normal olan bir davranış sürekli olarak, durup dururken ve tik gibi yerli yersiz yapılırsa, tabii ki o vakit bir soruna dönüşür. Bunun gerçek manada bir sorun olup olmadığına da ancak yukarıda belirtmiş olduğum konunun uzmanları karar verebilir.

Otizm aslında tek bir hastalık olmayıp, çeşitli rahatsızlıkların ortak paydada buluştuğu bir spektrum, yani bir hastalıklar yelpazesidir. Buna, “otizm spektrum bozukluğu” diyoruz. Bu şemsiye altında rahatsızlık olarak 4 farklı kategori bulunur:

  • Otizm (Otistik bozukluk)
  • Asperger sendromu
  • Atipik otizm (Başka türlü adlandırılamayan otistik/yaygın gelişimsel bozukluk)
  • Çocukluk dezentegratif bozukluğu
  • Rett sendromu

      Otizm (otistik bozukluk) klinik tablosu içerisinde sosyal etkileşim sorunları, iletişim-dil gelişimi sorunları ve sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlar yer almaktadır. Bu rahatsızlığın ilk belirtileri en geç 3 yaşına kadar ortaya çıkmakta, ancak kesin tanı en erken 1 yaş civarında bile konulabilmektedir.

      Çocuğunuzda birtakım problemler olabileceği ve ileri inceleme amacı ile konunun uzmanına başvurma gereksinimi olduğu hakikatini lütfen dikkate alınız diyeceğimiz sorunları ayrıntılı olarak şu şekilde ele alabiliriz:

      Sosyal etkileşim sorunları:

      Çocuğunuz hiç göz göze gelmiyorsa veya bunu çok kısa süreli yapıyorsa ya da birden bire gözlerini sizin gözlerinize dikip sonra kaçırıyorsa, konuşurken çok ama çok az mimik kullanıyorsa, başkalarına ne kadar yakın ya da uzak durması gerektiğini ayarlayamıyorsa, konuşurken alışılmadık tonlamalar ve vurgular yapıyorsa, arkadaş sayısı yok denecek kadar azsa ve yeni arkadaşlar edinmekten kaçınıyorsa, yaşıtlarıyla oynamak ve hatta konuşmak dahi istemiyorsa, sadece kendisinden yaşça çok küçük ya da çok büyük kişilerle iletişim kurabiliyorsa, belli bir kişi ile sadece kendi favorisi olan belli konu için konuşuyor, onun haricinde o kişi ile başka hiçbir iletişimi yoksa, ekip işi veya işbirliğine dayalı faaliyetleri yürütemiyorsa, ailesiyle ya da arkadaşlarıyla değil de yalnız başına televizyon izlemeyi, yemek yemeyi veya oyun oynamayı yeğliyor, yalnızlığı tercih ediyorsa, çok şaşırtıcı bir durum karşısında bile sessiz kalabiliyor ve bu olayı başkalarına anlatmıyorsa, kendi başarıları karşısında bie sessiz kalabiliyorsa, kendisine yöneltilen teşekkür veya övgüleri tepkisizce dinliyorsa, bir şeylerden mutlu olma veya hoşuna gitme belirtileri gösteremiyorsa, çocuğunuza seslendiğinizde duymuyormuş gibi davranıyorsa, eve yabanci bir misafirin gelmesi gibi başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında ilgisizse, gülümseme veya ağlama gibi önemli vücut ifadelerini göstermekten uzaksa, insanlara karşı duyarsızsa, biri ağlarken o sessiz kalıyor ve ağlayan kişiyi rahatlatmaya çalışmıyorsa veya herkes gülerken o tepkisiz kalıyorsa..

      İletişim-dil gelişimi sorunları:

      Çocuğunuz 2 yaşını bitirdiği halde tek 1 sözcük dahi söyleyemiyorsa veya 3 yaşını bitirdiği halde halen 2 sözcüklük cümle kuramıyorsa, çocuğunuz daha ileri yaşta olup konuşuyor konuşmasına, ancak konuşurken hep belli yanlışlara düşüyor ve siz doğrusunu öğretmeye çalıştıkça bu yanlışları tekrarlamaya devam ediyorsa, bir kez konuşmaya başladığında uzattıkça uzatıyor, konuşmasını bir türlü sonlandıramıyorsa ve bu esnada sizin yorumlarınıza kulaklarını tıkıyorsa, sadece belli favori konularında konuşmayı yeğliyor, bunun haricinde ağzından kerpetenle laf aldığınız bir çocuksa, konuştuklarınızı veya televizyondan duyduklarını yerli yersiz papağan gibi tekrar ediyorsa, kendisinin uydurduğu size anlamsız gelen, ama onun için anlamlı bazı sözcükler olup bunları tekrar tekrar söylemekten bıkmıyorsa, karşısındaki ile en yakını bile olsa samimi davranamıyor ve aşırı resmi konuşuyorsa, evcilik ve doktorculuk gibi oyunları oynayamıyorsa, oyun oynarken hayal gücünü kullanamıyor, örneğin bir kalemi tutup mikrofonmuş gibi hayal edemiyorsa, herkesin zıplattığı topu zıplatmıyor, yap-boz veya lego parçalarını birleştirmektense yanyana veya üstüste dizmeyi tercih ediyorsa, el çırpma-alkışlama, selam verme-baş baş yapma, ‘ce-e’ gibi oyunları oynamayı beceremiyorsa..

      Sınırlı/yinelenen ilgi ve davranışlar:

      Çocuğunuzun belli favori bir konusu var ve bunun üzerinde aşırı derecede duruyor, adeta kafayı takmış gibi sadece bu konuda konuşmak istiyorsa, uzayın derinlikleri, telefon rehberi, kazalar, kanalizasyon sistemleri gibi diğer çocukların çok da ilgisini çekmeyen çok uç konular onun tam da ilgilendiği şeyse, kendi favori konularındaki her şeyi avucunun içi gibi biliyor ve en ince ayrıntısına kadar ezbere söyleyebiliyorsa, evin pencerelerini hep aynı sıra ile açıyor veya kapatıyorsa, hep aynı yoldan gidiyor, daha kestirme bir yol olsa bile kendi bildiğinden şaşmıyorsa, evin kapısının her zaman önce üst kilidini, sonra alt kilidini açıyor, asla bu sıranın bozulmasına tahammül edemiyorsa, eve gelince önce salona gitmeden lavaboya gidemiyorsa, odasındaki en ufak bir biblonun yeri değiştiğinde aşırı derecede sinirlenip öfke krizine giriyorsa, hayatındaki değişikliklere kapalıysa ve onunla önceden konuşulmadan, ona bilgi verilmeden yapılan hiçbir sürprize açık değilse, yaşça büyük ve yürümeyi yeni öğrenmediği halde halen parmak ucunda yürümeye çalışıyorsa, anormal bir biçimde yavaş yavaş hareket ediyorsa, sıkça dönüp duruyor, daireler çiziyor, sürekli emme basma tulumba gibi sallanıyorsa, hiç kimsede görmediğiniz garip bir oturuş veya ayakta duruş şekli varsa, yerli yersiz el sallama, devamlı elini kolunu garip şekillere sokma isteği varsa, siz gözünüzle takip etmekten yorulduğunuz halde çocuğunuz yerli yersiz ve zaman kısıtlaması olmaksızın rüzgar gülü ve araba tekerleği gibi bazı nesneleri çevirip durmaktan yorulmuyorsa, eline aldığı her şeyi, ne olduğu fark etmeksizin koklamadan veya yalamadan duramıyorsa, dönen nesneler, akan sıvılar, yanıp sönen ışıklar ve hareket eden görüntüler başka çocuklardan çok daha fazla ilgisini çekiyor ve uzun süre bunlarak bakarak dalıp gidiyorsa, takıntılı olduğu bir eşya varsa ve bu nesneyi yanından ayıramıyorsa..

Otizm yelpazesinde yer alan rahatsızlıkların kesin tanısını, yalnızca konunun uzmanı olan çocuk nörolojisi ve çocuk psikiyatrisi doktorları koyabilmektedir. Tanı tabii ki ilk muayenede sadece bir seansta konulamayabilir. Çocuğun davranış ve hareketlerinin gözlenmesi, Denver gelişim testlerinin yapılması ve anne-babalara çocuğun gelişimi hakkında sorular sorulması gerekir. Otizm tanısı en erken 1 yaş civarında konulabilmektedir. Ne kadar erken yaşta tanı konulabilirse, gereken özel eğitime de o kadar erken yaşta başlanılmış olunur.

            Çocuk psikiyatrisi uzmanı, çocuğunuzun davranış ve hareketlerini gözler, anne-babaya birtakım sorular sorar, uluslararası tanı kriterlerine göre aldığı cevapları ve gözlemlediklerini değerlendirir, muayenesini yapar ve kesin tanısını bunlara göre koyar. Nadiren tahlil isteyebilir ve yine nadiren çocuğunuza bir ilaç tedavisi önerebilir. Otizmde ilacın tedavi edici, iyileştirici yönde bir faydası yoktur. İlaç, otizm eğitiminde eğitimi kolaylaştırmak ve istenmeyen hareketleri kontrol altında tutabilmek maksadıyla verilebilmektedir. Çocuğunuzdaki değişimleri, eğitime verdiği yanıtı takip edebilmesi, gerekirse yeni bazı düzenlemeleri ihtiyaç hasıl olursa yapabilmesi için düzenli aralıklarla çocuğunuzu kontrollere çağırabilir.

            Çocuk nörolojisi uzmanı, çocuğun beyninin dahili hastalıklarına bakan doktordur. Otizmle ilgili değerlendirme yapabilecek diğer bir bölümdür. Otizm ile karışabilecek sara (epilepsi) nöbetleri gibi başka birtakım rahatsızlıkları ekarte edebilmek veya altta yatması muhtemel birtakım sinsi rahatsızlıkları atlamamak için beyin MR (manyetik rezonans), beyin BT (bilgisayarlı tomografi), EEG gibi birtakım tetkikler istenmesi gerekebilmektedir. Nöbet gibi bazı durumlarda uygun ilaç tedavileri başlanması elzemdir. Ancak otizmli çocukların yalnızca dörtte birinde bu tür sorunlar görüldüğünden, çocuk nörolojisi doktoru tarafından mutlaka ihtiyaç olduğu söylenmediği sürece, bu tetkiklerle kendinizi ve çocuğunuzu maddi ve manevi olarak yıpratmayın.

Uzm. Dr. Yunus Emre BIKMAZ

Kudret International Hospital

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı