Vücutta bir enfeksiyona neden olan bakterilerin kana karışması ile vücuttaki bağışıklık sisteminin bu bakterilere karşı büyük bir savunma tepkisi göstermesi ile sepsis ortaya çıkar. Normal şartlarda vücudun kana karışan bakterilere karşı bir bağışıklık yanıtı geliştirmesi normal ve olması gereken bir durumdur. Fakat bu yanıt bazı durumlarda olması gerekenden çok daha güçlü olduğunda, organ ve dokulara hasar verebilmektedir. Ağır sepsis vakalarında tüm vücutta iltihaplanmalar meydana gelir ve septik şok adı verilen tablo ortaya çıkabilir. Bu durum tansiyonda ciddi bir düşüşü de beraberinde getirir ve ölümle sonuçlanabilir. Birçok enfeksiyon sepsisle sonuçlanabilir. Bunun önlenebilmesi için gerekli antibiyotik tedavilerinin ve intravenöz sıvı uygulamalarının zamanında yapılması gerekir. Bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, hamile kadınlar, 1 yaşın altındaki çocuklar ve 60 yaşın üzerindeki erişkinlerde sepsisin gelişebilme olasılığı diğer bireylere oranla oldukça yüksektir.

Sepsis belirtileri nelerdir?

Geçirilen ağır enfeksiyonlarda sepsisin belirtileri çok net olmayabilir. Bu nedenle sepsisin enfeksiyona bağlı olarak görülen farklı semptomlarla karıştırılabilmesi mümkündür. Tanısı konulmuş veya konulmamış her türlü enfeksiyon, sepsis tablosunun gelişimi için olasılık arz eder. Sepsis, ağır sepsis ve septik şok şeklinde üç farklı aşaması olan sepsisin en yaygın görülen belirtileri şunlardır:

  • Ateşin 38 derecenin üzerinde seyretmesi
  • Kalp atış hızının dakikada 90 atışın üzerinde olması
  • Solunum hızının dakikada 20 soluğun üzerinde olması
  • Üşüme, ürperme ve titreme
  • Nefes darlığı

Yukarıdaki belirtilerin görülmesi durumunda vücudunda herhangi bir enfeksiyonu veya enfeksiyon şüphesi bulunan hastalar mutlaka hastanelerin acil kliniklerine başvurmalıdır. Sepsisin kontrol altına alınmaması ile ikinci aşama olan ağır sepsis tablosu gelişir. Bununla birlikte görülen yaygın belirtiler şunlardır:

  • İdrara çıkışın azalması, idrar yaparken yanma ve acı hissetme
  • Solgun renkli, rengi değişmiş veya beneklenmiş cilt görünümü
  • Zihin bulanıklığı ve bilişsel fonksiyonlarda azalma
  • Kandaki trombosit seviyelerinde düşüklük
  • Solunum fonksiyonlarının bozulması ve nefes darlığı
  • Kalp ritminin bozulması
  • Vücut ısısının düşmesi (hipotermi)
  • Aşırı kilo kaybı

Sepsisin en son aşaması olan septik şok durumunda ise yukarıdaki belirtilere ek olarak kan basıncının anormal derecede düşmesi ve kandaki laktik asit seviyesinin yükselmesi söz konusudur. Bu evrede organ yetmezliklerinin oluşumu kaçınılmaz bir hale gelir.

Sepsis nedenleri nelerdir?

Sepsis oluşumunda birçok enfeksiyon türü rol oynayabilmektedir. Bunlardan en yaygınları idrar yolu enfeksiyonları, solunum yolu enfeksiyonları, zatürre, karın içi enfeksiyonlar, menenjit, yara ve yanıklar, menenjit ve deri enfeksiyonlarıdır. Özellikle yaşlı bireylerde sepsise yakalanma olasılığı çok daha yüksektir. Geçirilen cerrahi operasyonlar sonrasında vücutta oluşan yaralar, sepsisin risk faktörleri arasında yer alır. Bunların yanı sıra gereksiz antibiyotik kullanımı, antibiyotiklerin yarıda bırakılması gibi nedenlere bağlı olarak bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesi, enfeksiyonların kontrol altına alınmasının önünde engel teşkil ettiğinden sepsise yakalanma riskini arttırır. Bazı hastalıkların tedavisinde veya organ nakli gibi durumlarda vücudun nakledilen organı kabul etmesi amacıyla kullanılan immün sistemi baskılayıcı ilaçlar da bağışıklık sistemini zayıflattığından enfeksiyonların sepsise yol açmasını kolaylaştırmaktadır. 1 yaş altı çocuklar, hamile kadınlar, kronik hastalığı bulunan kişiler ve yaşlı bireyler sepsis açısından risk grubunda yer almakta olup bu bireylerin en küçük enfeksiyonları dahi önemseyerek derhal bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli tanı testlerini yaptırması gerekmektedir.

Sepsis teşhisi nasıl konulur?

Sepsisin yukarıda belirtilen semptomlarından birkaçının birden bulunması, sepsisten şüphe edilmesi gerektiğini işaret eder. Bu belirtilerle sağlık kuruluşlarına başvuran bireylerde hekim tarafından hastanın detaylı öyküsünün alınmasının ve yapılacak fiziksel muayenelerin ardından birtakım tanı testleri istenir. Bunlardan ilki ve en önemlisi kan testleridir. Kanda enfeksiyon ve enfeksiyon belirteçlerinin bulunup bulunmadığı araştırılır. Bunun yanı sıra pıhtılaşma sorunları, oksijen miktarı, karaciğer ve böbrek fonksiyonları, su ve elektrolit düzeyleri ile kan pH’ı yapılacak kan testleri ile değerlendirilir. Hastada görülen belirtiler ve kan bulguları bir arada değerlendirildikten sonra hekim tarafından gerekli görülmesi durumunda daha ileri tetkiklerin de yapılması gerekebilir. İdrardaki bakterilerin incelenmesi için idrar testi, enfeksiyon etkenlerinin araştırılması için yara ve mukus salgı testlerinden yararlanılabilir. Bunların yeterli gelmediği durumlarda akciğerlerin görüntülenebilmesi için röntgen, iç organlardaki enfeksiyonların araştırılması için bilgisayarlı tomografi (BT), safra kesesi ve yumurtalık gibi organlardaki enfeksiyonların görüntülenmesi için ultrason, yumuşak doku enfeksiyonlarının incelenebilmesi için manyetik rezonans (MR) uygulamalarından yararlanılabilir. Yapılan tetkikler sonucunda sepsis tanısı alan hastalarda belirtilerin ne şekilde ve hangi seviyede olduğu belirlenerek hastalığın hangi evrede olduğu tespit edilebilir. Elde edilen bulgular sonucunda tedavi süreci derhal planlanmalı, organ fonksiyonlarının korunabilmesi için gerekli uygulamalara bir an önce başlanmalıdır.

Sepsis tedavisi nasıl yapılır?

Sepsisin erken dönemde tespit edilmemesi ve dolayısıyla tedavi edilememesi durumunda septik şok tablosu meydana gelerek hastalık ölümle sonuçlanabilir. Hastalığın bu evreye gelmesini önlemek amacıyla, sepsis belirtileri ile kliniklere başvuran ve sepsis tanısı alan hastalarda tedavi için genellikle şu ilaçlarla tedavi uygulanır:

  • Düşük tansiyonun yükseltilmesine yardımcı vazoaktif ilaçlar
  • Enfeksiyonu önlemeye yardımcı intravenöz yolla uygulanan antibiyotikler
  • Kortikosteroid ilaçlar
  • Kan şekerinin regüle edilmesini sağlayan insülin enjeksiyonları
  • Ağrı kesiciler

Yukarıdaki ilaçların kullanımının yanı sıra şiddetli sepsis durumunda damar yolu ile sıvı desteği uygulanması gerekebilmektedir. Nefes darlığı ve solunum güçlüğü oksijenlenmeyi azaltacak seviyede ise hasta solunum cihazına bağlanmalıdır. Sepsise bağlı olarak böbrek fonksiyonları etkilenmiş ise kandaki zararlı atıklar, fazla su ve tuz vücuttan dışarı atılamayarak kanda birikecektir. Bunun önlenebilmesi için böbreklerde yetmezlik geliştiği durumlarda hasta, hekimin önereceği aralıklarla diyalize girmelidir. Sepsise neden olan enfeksiyon iltihap içeren bir apseden kaynaklı ise cerrahi operasyonlar veya drenaj uygulamaları yardımıyla hastalığa yol açan bu durum ortadan kaldırılır. Hastalar tedavi sürecinde yoğun bakım ünitelerine yatırılmalıdır ve sürekli olarak kontrol altında tutulmalıdır. Hastalığın kontrol altına alınması ve enfeksiyona bağlı semptomların ortadan kaldırılmasının ardından hastalar belirli bir süre daha müşahade altında tutulmalıdır. Organ ve dokularda meydana gelen hasarlara yönelik olarak uygulanacak tedavi süreci doktor tarafından ayrıca planlanır.

Sepsis çok ciddi bir sağlık sorunu olduğundan ve yaşamı tehdit edebildiğinden bu tablonun oluşma ihtimalinin en aza indirilebilmesi adına gereken önlemler alınmalıdır. Bunun için hiçbir enfeksiyon hafife alınmamalı, mutlaka zamanında muayeneden geçilerek verilen öneriler doğrultusunda tedaviye başlanmalıdır. Eğer siz de vücudunuzda herhangi bir enfeksiyonun varlığına ilişkin belirtiler taşıyorsanız, enfeksiyona bağlı semptomlarınız gün geçtikçe ağırlaşıyor ve yukarıda belirtilen sepsis belirtilerinden bazılarını yaşıyorsanız sepsis ihtimali üzerinde durarak derhal bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Sepsisin erken evrede tespit edilmesi ve tedavinin hemen başlatılması durumunda organ yetmezliği oluşumunun önlenebildiği ve yaşamsal tehditlerin ortadan kaldırılabildiği unutulmamalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir